16 Ocak 2009 Cuma

Camda ki buğu

Sevgili kuzucuk;

Uzun zamandır yazmadığımı fark ettiğimden beri, içim içim, her dakika sana söyleyecek bir şeyler buluyorum. Canım kuzum, çok büyüdün ve hala seni her düşündüğümde iki kaburgam içeri doğru kıvrılıp kalbime saplanıyor.

Bu sabah aslında çok iyi bir sabah değildi. :)
Anne ve kızı tartışmalarımızı yaşarken, ‘of!’ dedim ‘of!’ işte büyüyor.
Ne kadar korkutsa, o kadar hoşuma gidiyor. Böyle sabahlarda ki; bu genelde ‘onu giymem, bunu istemem, kreşi hiç sevmem’ lerle başlıyor, işte tam da o an içim yumuşuyor ve o; en seni sıkan öpücüklerimi o zaman veriyorum. Sıkı, içten, sıcak ve hüzün dolu. Arabaya binip küçük küçük bacaklarınla koltuğuna çıkarken, aynadan bana hala söyleniyordun.
Artık zamanı gelmişti, avazım çıktığı kadar bağırdım; evet! sana!
’YETEEER!’ ‘Direksiyonu bırakıp ayakkabı mı bağlayayım?’
Sustun. Belki de sabah olup uyandığını fark ettin, ama sustun.
Kreşine gelene kadar hiç konuşmadın. Seni indirmek için, indim, arka kapıyı açtım ve orada öylece uykuya dalacak gibi duruyordun.
’Ne düşünüyor acaba?’ dedim içimden ve akşam bu saate kadar da bunu düşündüm; camdan dışarıya bakıp, küçük kalbin ve beyninle neler düşündün?

Kendimi hatırlattı bu bana; küçücüklüğümü, annemle kavgalarımızı. En güzel zamanlardı. Bunu şimdi 30 yaşımda anlıyorum; o kadar değerli ve güzellerdi ki. Şu anda bu yazıyı yazıyor olmamı işte tam da senin suskun ve (benimse) ne düşünüyor acaba dediğim zamanlara borçluyum.
O yalnız hissettiğim, o hayatı sorguladığım ve anne olmanın ne garip olduğunu düşündüğüm zamanlar olmasaydı, belki de bu saate kadar 5 yaşındaki kızımı ve 30 yaşında ki anneliğimi düşünüyor olmayacaktım.

İşte, kuzucum, tam da bu yüzden kafandaki o minik düşüncelere asla izin verme, asla kendinden uzaklaştırma. Bırak seni alıp götürsünler; yeri geldiğinde ağlatsınlar, yeri geldiğinde müzikle ya da kalem ve kâğıtla metinlere dökülsünler. Hiç bilmediğim ve deli gibi merak ettiğim düşüncelerin, okuluna gelene kadar, o camın buğusuna minik parmaklarınla kalp resmi çizdirsinler.

Benim annem demişti: ‘git odana, biraz düşün’.
Çok düşündüm anne; ama yetmedi. Biraz daha vakit var, hala düşünüyorum.
O camda ki buğuya kalp çizerek.

İkinizi de çok seviyorum.
Canım annem, canım kızım!

16ocak2009